31 Temmuz 2016 Pazar

Son Günlerde Blog ve Yazı Yazmak

Bir süredir bloga yazı ekleyemedim. Bunun sebebi son zamanlarda her şeye karşı biraz ilgisiz olmam. Bu da iyi değil tabi devam ederse melankoliye kapılmak mümkün. Sanki dünyada her şey kötüye gidiyor, insanlık bir kaosa ve karanlığa sürükleniyor... Her yerde acılar artıyor... Acımasızlık, zalimlik, vicdansızlık, kötülük, bencillik dünyaya hakim oluyor.  En çok da komşumuz olan ülkedeki iç savaşın neden olduğu korkunç sonuçlar son derece üzücü... O kadar yakınımızda ki... Hayatını kaybedenler, doğup büyüdükleri toprakları terkedip bilinmezliğe yol alanlar... Bir ülke ve vatandaşları parçalandı. Ayrıca ülkemizde de terör örgütünün saldırıları sonucu her gün şehit veriyor ve yine terör örgütlerinin düzenlediği halkı hedef alan dehşetli patlamalarda insanlarımızı kaybediyoruz. Ulusal güvenliğimize yönelik ciddi tehditlerle mücadele ediyoruz. Hepimiz aynı dünyada yaşadığımıza göre uzakta veya yakında felaketlere üzülmemek imkansız. Dünyaya korku yayan olaylara karşı gelecek için umutlu olmak zorlaşıyor. Yine de insanlara, hayvanlara ve doğaya her zaman sevgiyle, iyilikle, vicdanla yaklaşıp tek haklı kendimizmiş gibi davranmadan, kibire kapılmadan, farklı olanı dışlamadan hayata tutunabilmek, evrensel insani değerlere saygı göstermek gerekiyor. Zor zamanlardan geçen güzel ülkem ve dünya için huzur, barış ve sevgi diliyorum...

Aslında bloga yazmaya başlayıp da ilerleyemediğim birkaç yazı taslağı var: Mesela Amasya, Konya, Kaş, Ksanthos, Patara, Letoon, Tlos gezileri, Empresyonizm, Sembolizm, Romantizm, Barbizon Okulu gibi konular... Bakalım -Türkiye ve dünya gündemi hayati konularda böylesine yoğunken- gelecek günlerde yazma ve araştırma isteği bulabilecek miyim?

*****Bu sayfadaki yazının ve fotoğrafların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.    Creative Commons License

21 Haziran 2016 Salı

Adımız Miskindir Bizim


Athena - Adımız Miskindir Bizim (Düet: Mazhar Alanson)

Adımız miskindir bizim* / Düşmanımız kindir bizim / Biz kimseye kin tutmayız
Kamu alem birdir bize / Kamu alem birdir bize /
Biz bu dünyadan gider olduk / Kalanlara selam olsun
Bilmeyen ne bilsin bizi / Bilenlere selam olsun

*Yunus Emre'nin 'Biz Kimseye Kin Tutmayız' şiirinden

14 Haziran 2016 Salı

Sudaki Van Gogh

Geleneksel Osmanlı Sanatı olan Ebru'da en sevdiğim ressamlardan biri olan Vincent van Gogh'un resimlerini görmek ne hoş... Video ve çalışma Garip Ay'a ait. 


20 Mayıs 2016 Cuma

Van Gogh Shadow




1. Fishing Boats on the Beach at Saintes-Maries  2. Langlois Bridge at Arles  3. Farmhouse in Provence   
4. White House at Night  5. Still Life 6. Evening The Watch (after Millet) 7. View of Saintes-Maries  
8. Bedroom 9. Factories at Asnieres Seen  10. White House at Night  11. Restaurant 
12. First Steps (after Millet)  13. Self-Portrait

Music: Experience - Ludovico Einaudi

5 Mayıs 2016 Perşembe

Çikolata Aşkına


Çikolata hem de en koyusundan. Dark - bitter - koyu - siyah çikolata. Uzun yıllardır tercih edilen hep koyu çikolata ama zaman içinde yüzde oranı değişti. % 60, % 70, % 72, % 80 derken % 85'te takıldı :). Bu tat iyi geldi hem de ne kadar az şeker o kadar sağlık.  Şeker oranı yüksek her türlü tatlı rahatsızlık verdiği için dışarıdaki pastane tarzı yerlerin ürünleri yerine evde az şekerli veya akçaağaç şurubuyla, hurmayla, pekmezle, balla tatlandırılmış kekler, muffinler, brownieler, pudingler yapmak çok daha iyi...

29 Nisan 2016 Cuma

12. Yıl Anısına

Ressam Nazmi Yılmaz'ın (23 Ocak 1944, İstanbul - 29 Nisan 2004, İstanbul)
Kişisel ve Karma Sergilerinden Seçme Davetiyeler ve
Basından Seçme Yazılar

Hayattan ayrılışının 12. yılında özlem, sevgi ve saygıyla anıyorum... 
 

26 Nisan 2016 Salı

Heinz Mack: Işık, Renk, Hareket ve Ritim

Sanatım, dünyanın tüm çirkinlikleri giyinmiş perişanlığına, mutlak güzellik ile karşı duruş niteliğindedir.” sözlerinin sahibi Alman sanatçı Heinz Mack’ın Sakıp Sabancı Müzesi’nde 18 Şubat’ta açılan sergisi 17 Temmuz’a kadar ziyaret edilebilecek. Müzede 2 Eylül’den 10 Ocak’a kadar süren bir önceki sergide ‘ZERO. Geleceğe Geri Sayım’da uluslararası sanat ağı  ZERO’nun üç kurucu üyesinden biri olan Heinz Mack’ın da eserleri yer alıyordu.  O sergide de görülen terastaki anıtsal çalışma ‘Dokuz Sütun Üzerindeki Gökyüzü’ ile birlikte, ‘MACK. Sadece Işık ve Renk’ adlı kapsamlı sergi, öncü sanatçının 1950’lerden 2015 yılına kadarki 100’den fazla eseriyle 60 yıllık sanat kariyerini takip etme fırsatını sunuyor. Sergiye konferanslar, eğitim programları, atölye çalışmaları gibi etkinlikler ve bir katalog eşlik ediyor.

Müzenin üç kattaki sergi salonlarında Resim, Heykel, Sahra Projesi, Mürekkep Çizimleri, Çöl Rölyefleri, Kinetik ana başlıklarıyla sanatçının rotorları, ışıklı objeleri, duvar ve yer rölyefleri, heykelleri, kâğıt üzerine Hint mürekkebi, pastel, füzen ile çizimleri, grafikleri, “Kromatik Takımyıldızlar” adlı çok renkli tuval resimleri ve açık alanlar için tasarladığı yerleştirmeleri görülüyor. 1960 sonrası doğanın sanatsal mekânlara dönüştüğü Arazi Sanatı’nın örneği çöl yerleştirmelerinden ikisi müzenin galerilerindeki zeminlere uygulanmış. Çöl kumuyla oluşturulan bu yerleştirmeler ışığı ön planda tutarken doğal ve yapayın birlikteliğini de ortaya koyar. Farklı tekniklerde ve malzemelerle çalışmayı tercih eden Mack, o malzemenin içyapısını çözmeyi ve maddenin görünümünü tamamıyla değiştirip ruh katmayı hedefler. Çocukluğu ormanlarla çevrili kırsal alanda geçen sanatçı doğadan dönüştürülen endüstriyel formlarla ilgilenir. Teknolojinin doğayı ve insanlığı yok edici yanı olmakla birlikte onun içindeki yapıcı ruhu ve enerjiyi açığa çıkarmayı önemser.

15 Nisan 2016 Cuma

MACK. Sadece Işık ve Renk

               Heinz Mack - "MACK. Sadece Işık ve Renk"  
Sakıp Sabancı Müzesi - 18 Şubat - 17 Temmuz 2016


7 Nisan 2016 Perşembe

Baltalimanı Japon Bahçesi'nde Sakuralar

Emirgan'daki Sakıp Sabancı Müzesi'ne giderken her seferinde önünden geçip "buraya mutlaka Nisan ayında gelmeliyim" dediğim Japon bahçesi harika bir yermiş meğer. Mevsim normallerinin biraz üzerinde bir hava vardı dün ve baharın tüm güzelliği hissediliyordu. Hafta içi gündüz saatlerindeki kalabalık hafta sonunu aratmıyordu. Aslında son yıllarda kalabalık açısından hafta sonu hafta içi ve sabah, gündüz, akşam fark etmiyor. İstanbul her zaman kalabalık ve yoğun bir trafiğe sahip. Sabancı Müzesi'nde 'Heinz Mack: Sadece Işık ve Renk' sergisini gezdikten sonra Emirgan Sütiş'te kısa bir süre oturup vakit kaybetmeden Baltalimanı'na yürüdüm. 

Baltalimanı Japon Bahçesi'ne giriş ücretsiz. Bahçe küçük ama estetik düzenlemesi ve ayrıntıları dikkat çekici. Geçen yıl Mayıs ayında Konya ile Kyoto arasında kardeşlik ilişkilerinin geliştirilmesi amacıyla yapılmış ve 36 bin metrekarelik alana yayılmış Konya Japon Parkı'nı gezmiştim. Güzel bir parktı ama Sakura zamanı geçmişti. Oysa şimdi Nisan'ın ilk haftası tam zamanı. Baltalimanı'ndaki Japon Bahçesi 2003 yılında Japonya'da Türk yılı ilan edilmesinden, Shimonoseki ile İstanbul'un iki kardeş şehir olmasından dolayı ve Türk-Japon dostluğunu geliştirmek için yapılmış. 2010 yılında yeniden düzenlenmiş. İyi ki İstanbul'a böyle bir bahçe kazandırılmış keşke sayıları artsa...

20 Mart 2016 Pazar

Empresyonizme İlk Tepkiler

Fransa’da 19. yüzyılda aynı dönem içinde veya birbirini takip ederek tepkisel olarak ortaya çıkan yeni sanat anlayışlarının hepsi edebiyat, felsefe, bilim ve müzikle desteklenir. Fransa kültürün yaygınlaştığı, yazılı kaynakların, bilgilerin arttığı, endüstrinin sağladığı imkânlarla bu dönemde ekonomik açıdan da güçlenir. Burjuva sanatı takdir ederek dinin yerine koyar ve tüm sanat dallarına değer verir. Yeniden üretimlerle sanat halk için de önem kazanır. Sadece sanatçılar değil sanat ticareti yapanlar da bu oluşumda yer alırlar. 

Nesnelerin biçim ve renklerinin ışığa göre değişimlerini veren Empresyonizm -İzlenimcilik- zaman içinde etkisini yitirir. Paul Cezanne resmin giderek kaybolmasının tersine çizimi, kompozisyonu, sağlam biçimleri ve kalıcılığı önemser. İzlenimcilerin resmi çözüp dağıtmasını doğru bulmaz. Resmi çizilen şeyin varlığında cismin eksiksiz kavranmasında görür. Geçici ve öznel izlenim yerine resmi bir kurgu olarak düşünür. "Çizimin ve biçimlendirmenin sırrı, tonları birbirine kontras ya da uyum oluşturacak şekilde düzenlemekte yatar." Geometrik şekiller doğanın özüdür. Sanatçı doğanın özünü çıkarmalı, kalıcı olanı verebilmelidir. Anıtsal hacimli figürler, geometrik düzlemler, renk ve ışıkla hacim ve perspektif vermek, yatay ve düşeylerle denge kurmak, kübik formlar kullanmak, Cezanne'nın resimlerindeki özelliklerdendir. Özellikle hacim ve nesnelerin yapısı üzerine çalışmalarıyla ve "Doğadaki her şey küre, koni ve silindir gibi modeller alır kendine. Ressamlar bu basit formlara dayanarak resim yapmayı öğrenmelidirler." sözüyle nesnelerin kavramını sorgulayan Kübizm'in doğuşunda etkisi vardır. Kübistlerin hacim araştırmaları geleneksel sanattan kopuşu getirir. Hacim tek bakıştan değil farklı taraflarından da gösterilir..


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...