Çorum'da ilk gün Çorum Müzesi, Alacahöyük, Hititler'in başkenti Hattuşa ve açık hava tapınağı Yazılıkaya gezilerimizden sonra ikinci gün Şapinuva, İncesu Kanyonu ve İskilip'e gitmeye karar verdik. Sabah 9.00 da otelden ayrılıp Şapinuva'nın bağlı bulunduğu Ortaköy'e hareket ettik. Muhteşem manzaralar eşliğinde bir ara görüş mesafesinin birkaç metreye indiği sise doğru çok güzel bir yolculuktan sonra Ortaköy'e ulaştık. Hitit ve Roma dönemlerine ait kalıntıların bulunduğu bölgeye daha sonra Orta Asya'dan üç kavim halinde gelen Türkler yerleşmiş. Ortaköy'e 3 kilometre uzaklıktaki Şapinuva Hititlerin önemli bir askeri ve dini merkeziymiş. M.Ö. 13. yüzyıldan II. Murşili'ye ait bir metinde Şapinuva'dan söz edilir: "İlkbahar olduğunda Hattuşa'dan dışarı gittim... AN.TAH.SUM (şar)* bitkisini tanrıların huzuruna koydum. Şapinuva'daki birlikleri
teftiş ettim ve orduma öncülük ettim."
2 Aralık 2015 Çarşamba
27 Kasım 2015 Cuma
Hititler’in Gölgesinde - 3 - Yazılıkaya
...M.Ö. 16 - 13. yüzyıla tarihlenen ve
etrafı yüksek kayalıklarla çevrili Açık Hava Tapınağına ilerleyince
gördüklerimiz karşısında son derece heyecanlanıyoruz. Mutluluk, şaşkınlık,
hayranlık hepsini birden duyumsuyoruz. Biraz abartı varmış gibi algılansa da
gerçek şu ki ‘anlatılamaz, yaşanır’ denilen anlardayız. Özellikle Küçük Galeri
olarak adlandırılan Oda B’deki kabartmalar, içinde bulunulan ortam, dar girişe ve
kayalara vuran güneş ışığı gizemli ve olağandışı
bir deneyim yaşatıyor. Hitit kralları ya da tanrıları bizi izliyor gibi hissediyoruz
ve hiçbirimiz bu doğal kutsal ortamdan ayrılmak istemiyoruz. Akşamın en güzel
saatinde, güneş ağaçların ardından süzülen ışıklarıyla uzaklardaki tepelerde olağanüstü
görünümlerle batmak üzereyken, Hititler’in dünyasına girdik. Tekrar zihnimde
canlandırdığımda bile tuhaf bir sezgiyle orada dolaşıyorum sanki. Üstelik
Hattuşa ve Yazılıkaya’ya yeniden gitme isteği de duyuyorum.
22 Kasım 2015 Pazar
Hititler’in Gölgesinde - 2 - Hattuşa
Anadolu’da
adı bilinen ilk halk olan Hattiler’le ve onlardan büyük oranda
etkilenen ilk merkezi devlet kuran Hititler’le dolu geçen günümüze beş
heyecanlı ve başı dönmüş yerli tarih gezgini olarak devam ediyoruz.
Yarım saatlik yolculukla bu kez Hitit İmparatorluğu'nun M.Ö. 17 ile 13.
yüzyıllar arasında başkenti olan ve sanat ile mimaride gelişme gösteren Boğazköy olarak da bilinen Hattuşa’ya geliyoruz. Ne yazık ki gezmek için bir saatten biraz fazla
zamanımız var. Müzekart’larımızla geçiş yapıp hemen aracımızla 2
kilometrelik geniş alana yayılı ve zamanında 6 kilometrelik surlarla ve
kulelerle çevrili kalıntılara doğru yol alıyoruz. 8 metre
yüksekliğindeki surların 65 metrelik bölümü 2003 yılında Türk, Alman ve
Japon arkeologlar tarafından o çağın teknikleriyle aslına uygun olarak
yeniden yapılmış.
Askeri,
politik ve dinsel gücün yönetildiği 3500 yıl öncesinin merkezinde 5
kültür katı ortaya çıkarılmış. Bu katlarda Hatti, Asur, Hitit, Frig,
Galat, Roma ve Bizans dönemlerinden kalan kalıntılar bulunmuş. Aşağı
Kent -kuzey tarafı-, Yukarı Kent, kraliyet sarayının bulunduğu Büyük
Kale'yi içine alan Hattuşa’da Aslanlı Kapı, Kral Kapısı, gizli tüneliyle
Yerkapı, Sfenksli Kapı, kent duvarı ve büyük tapınak kalıntıları, yeşil
taş, Nişantaşı, Hiyeroglifli Oda görülebilecek yerler arasında. Hattuşa’nın kalıntılarının çoğu M.Ö. 13. yüzyıldaki yeniden yapılanma döneminden.
16 Kasım 2015 Pazartesi
Hititler’in Gölgesinde - 1 - Çorum Müzesi - Alacahöyük
Arkeoloji sevgim arkeolog
olacağımı sanarak başladığım üniversitede Sanat Tarihi eğitimi almama rağmen
hiçbir zaman bitmedi. Antik yerleri görme heyecanım ve isteğim bir Van Gogh
tablosunu görmekle aynıydı. Sanat Tarihi’nde en çok milattan önceki kültürlerle
19. ve 20. yüzyıl resim sanatı ilgimi çekti. Üniversite yıllarında eski
uygarlıklara yönelik genellikle Yunan, Roma, biraz da Mezopotamya ve Mısır
ağırlıklı dersler gördük ama Anadolu’nun ilk devleti olan Hititler üzerinde
nedense fazla durulmamıştı. Zaten lisans derslerinde çok ayrıntılı bilgiler edinmeyi
beklemek de doğru değildi. İlgilenilen konular daha sonra kitaplardan,
dergilerden, makalelerden incelenebilirdi ya da o alana yönelik sempozyumlardan
takip edilebilirdi.
M.Ö. 1750-1200/700 yılları
arasına tarihlenen zaman diliminde, Hattiler’in (MÖ 2500-2000/1700) ülkesinde güçlü
bir imparatorluk kuran Hititler, Anadolu topraklarının en önemli
uygarlıklarından biri. Hep aklımın bir köşesinde olduğu halde Hititler’in
başkenti Hattuşa’yı görmeyi bugüne kadar niye erteledim bilmiyorum. Yazın
okuduğum Buket Uzuner’in Toprak adlı romanı Hattuşa’ya, Alacahöyük’e ve
Yazılıkaya’ya artık gitmem gerektiğini bir kez daha öne çıkardı. Üstelik
Anadolu’daki antik Yunan ve Roma yerleşimlerinin pek çoğunu gören, mitolojilerini
bilen biriyken onları fazlasıyla etkileyen Hititler’inkileri neden daha az biliyor
oluşumu da sorgulattı. Kültürel gezileri birlikte yaptığımız arkadaşlarımla iki
ay önceden biletlerimizi alıp iki gün Amasya, iki gün Çorum gezisi planladık.
Aynı ekiple ilkbaharda Anadolu Selçuklu Devleti’nin (1075-1308) başkenti
Konya’ya gitmiştik. Selçuklu yapıları ve eserleri, Mevlana Müzesi çok önemliydi
ve binlerce yıl öncesine dayanan tarihiyle Çatalhöyük de öyle.
31 Ekim 2015 Cumartesi
Balkon Bostanı
Balkondaki minik bostan sadece çekirdekten yetişen iki saksı kiraz domates ve yine çekirdekten iki saksı kırmızı biber ile bir saksı köy biberi, iki saksı maydanoz, bir saksı limon ağacından oluşuyor... Bir de fıstık çamı var. Maydanozun biri hazır tohumdan diğeri ise küçük yapraklı bir dal maydanozun saksıya dikilmesinden. Saplardan kestikçe yenileri çıkıyor. Limon ağacı hiç meyvesini vermedi ama domates ve biberler çok fazla. Önce çiçek açıp sonra çiçeklerin içinden çıkıyorlar. Son derece az toprakta bu kadar verim olması şaşırtıcı. Her sabah kalkınca onlara bakmak, günden güne büyümelerini görmek oldukça dinlendirici.
Balkon Bostanı |
*****Bu
sayfadaki yazının ve fotoğrafların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak
gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek
alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.
27 Ekim 2015 Salı
Bulutların Arasında Kaybolmak
Hangimiz bulutlara bakıp hayallere dalmadık, şekilleri bir şeylere benzetmedik. "Zürafaya benziyor, şu gelen de uyuyan bir insan sanki. O da çatık kaşlı bir surat mı? Anne ve yanında çocuğu duruyor bak." Birazdan kaybolacak. Ne kadar da geçici. Hayal gibi. Bu biraz melankoliye neden olsa da güzel. Gece başka, gündüz başka... Bazen havada asılı duran, bazen hızlıca hareket eden bulutlar... Bazen bembeyaz, bazen gri hatta siyah... Bazen pamuk gibi ve birazdan dağılıp güneşi ortaya çıkaracak... Bazen öfkeli gürültüyle patlayıp yağacak gibi... Her hali başka güzel bulutlar. Görkemli gökyüzünü kuşlarla birlikte mavi, beyaz ve gri tonlarda en güzel, en sahici tabloya dönüştüren bulutlar... Hangimiz uçakta pencereden baktığımızda pamuksu dokusunun üzerinde olmayı gözümüzde canlandırmadık. Alçakta kalan bulutları; bu harika doğa olayını hayranlıkla seyretmedik. Yerdeyken veya havadaykan sanki bir geçit gibi arada kalan benzersiz ve her an değişen görünümden etkilenmedik.
18 Ekim 2015 Pazar
Bizans Saray Mozaikleri
‘Büyük Saray Mozaikleri Müzesi’ İstanbul’da Bizans mozaikleri açısından önemli bir
müze ancak çok fazla bilinmiyor. Öyle ki çok yakınında Sultanahmet Cami, Hipodrom
(Sultanahmet Meydanı), Yerebatan Sarnıcı, Ayasofya Müzesi, Topkapı Sarayı gibi
tarihi yapıları ve meydanları binlerce kişi gezerken, mozaik müzesinde
ziyaretçiler birkaç kişiyle sınırlı kalıyor. Sadece meraklı turistler, Bizans
sanatıyla ilgili araştırmacılar, arkeoloji ve sanat tarihi öğrencileri tarafından
ziyaret ediliyor. Oysa 1500 yıl öncesinin Bizans resmine de ışık tutan değerli
eserleri barındırıyor.
16. yüzyılda Alman Hieronymus Wolff’un ilk kez kullandığı ve 19. yüzyılda batılı tarihçiler
tarafından benimsenen ‘Bizans’ tanımlamasıyla Doğu Roma İmparatorluğu aslında Hıristiyanlaşmış
Roma İmparatorluğu’dur. Doğu Romalılar kendilerini Romaio ve Romans olarak
adlandırmışlardır. (Bugünkü Rumlar da sanıldığı
gibi Yunan kökenli değil, Doğu Romalıdır.) Roma İmparatoru I. Konstantin 330’da başkenti eski bir
Yunan kenti olan Byzantion’a taşıyarak buraya Yeni Roma adını verir. Sonraki yıllarda Konstantin’in
şehri anlamında Konstantinopolis adını alır.
28 Eylül 2015 Pazartesi
21 Eylül 2015 Pazartesi
ArtInternational Sanat Fuarı 2015
İstanbul, Eylülün ilk günlerinden itibaren
pek çok galeride açılan yeni sergilerle, ‘Tuzlu
Su: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori’ başlıklı 14. İstanbul Bienali
(5 Eylül – 1 Kasım) ve 4 - 6 Eylül
tarihlerinde düzenlenen çağdaş sanat fuarı ArtInternational ile hareketlenmeye
başladı. ArtInternational’ın ulusal ve uluslararası ilişkileri canlandırmak
için özel kart ve kayıtla katılımın sağlandığı VIP programında yerel kurumlar,
yönetim kurulu ve kültürel kurul işbirliği ile koleksiyonerlere sanatçı
atölyeleri, özel müze ve kurum ziyaretlerine yer verildi. Bazı galerilerin
sergi açılışları, fuar açılış partisi, ön izlemeler, küratör eşliğinde fuar
turu, resepsiyonlar, müzelerde ve koleksiyonerlerin evlerinde sanat temalı
kahvaltılar, Boğaz’da gerçekleşen tekne turu gibi birçok etkinlik programın
içeriğini oluşturuyordu. Uluslararası sanat fuarını özel etkinliklere katılmadan
üçüncü gününde Vip Turizm’in kartıyla gezme fırsatım oldu.
Haliç Kongre Merkezi’nde üçüncü yılındaki
ArtInternational’da Seçim Komitesi tarafından belirlenen 27 ülkeden 88 galerinin
400’den fazla sanatçının çalışmaları yer aldı. Yönetmenliğini yine Dyala
Nusseibeh, sanat yönetmenliğini Stephane Ackermann’ın üstlendiği fuarın
artistik programında videolar yanı sıra yedi sanatçının özel performans ve
yerleştirmeleri bulunuyordu. Fuar izleyicileri için tartışma ortamı oluşturmayı
amaçlayan ve kâr amaçsız bağımsız sanat kurumlarının katkısıyla ziyaretçileri
de sanatın bir parçası yapan Alternatifler, Avcı Toplayıcı adlı projeyle
gerçekleşti. Artistik Program kapsamındaki ‘Harabeler ve Yaralar’ konulu üç
bölümlü ‘Sahnedeki Videolar’ projesinde kişisel
geçmişler, yaralar ve anılar üzerinde duruluyordu. Dört bloklu kongre
merkezinin kuleli binasının ikinci kat koridor ve salonlarında dünyanın farklı yerlerinden video ve yerleştirme
seçkisiyle bağımsız Moving Image’i de ArtInternational ile aynı çatı
altında izlemek mümkündü.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)