4 Mayıs 2013 Cumartesi

Maison Française'in İzinsiz Alıntısı

Maison Française yıllardır takip ettiğim bir dekorasyon dergisi. 2013 Nisan sayısında 205. sayfadaki Kitsch tanımını okuyunca şaşırdım çünkü cümle olduğu gibi Lebriz Sanal Dergi'deki 14 Aralık 2011 tarihli Sanata Yüzeysel Bir Tepki: Kitsch adlı yazımdan alınmıştı. Aşağıdaki resimde derginin kapağı ve Kitsch dosyasının ilk iki sayfası görülüyor. Yazımın ilk paragrafında yer alan ve  Maison Française'in kullandığı bölüm: "Kitsch; sanatta, bakışta, yaşamda bayağılık, ucuzluk, taklit, uyumsuzluk, rüküşlük, düzeysiz ve gelişigüzel beğeni, içeriksiz bir özentilik, abartı, kaba bir ifade biçimi, teknik ve sanatsal yetersizlik gibi tariflerle açıklanıyor." Kendilerine internet sayfalarından iki kez mesaj gönderdim bu durumla ilgili olarak ama yanıt alamadım. Yazıları tamamıyla alıp kullanan kopyacılarla internette çok karşılaştım malesef ama basılı ve sektöründe iddialı bir dergide daha  özenli olunması gerekir. Maison Française'e bakışım, değerlendirmem ister istemez olumsuz yönde değişti. Üstelik "© Maison Française Dergisi, Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş. tarafından Groupe Express lisansıyla T.C. yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf, harita, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İZİNSİZ, KAYNAK GÖSTERİLEREK DAHİ ALINTI YAPILAMAZ." şeklinde bir uyarı varsa derginin de bu durumlara dikkat etmesi gerekmez mi? Kendileri kaynak göstermeden alıntı yapabiliyor. Floral Kitsch dosyası için yapım Naz Gürlek yazıyor dergide. Kendisine soruyorum: Çok mu zordu yazıyı kopyaladığınız sitenin ve yazarın adını yazmak? 


*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.   Creative Commons License

29 Nisan 2013 Pazartesi

26 Nisan 2013 Cuma

Ressam Nazmi Yılmaz'ın Manzara Resimleri

1970'li yıllarda Batı sanatının büyük ustalarının manzaralarından esinlenerek yağlıboya çalışan Nazmi Yılmaz 1980'lerden sonra figüratif resme geçer. Çok az sayıdaki manzaralar da genellikle kağıt veya karton üzerine suluboya ve pasteldir.


Nazmi Yılmaz (1944 İstanbul - 2004 İstanbul) - Manzara Çalışmaları

Nazmi Yılmaz ile ilgili diğer bağlantılar:

*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.  

23 Nisan 2013 Salı

Lale Zamanı

                                                          

3 Nisan 2013 Çarşamba

Kuşlar, Baykuşlar...

Basın Bülteni: İstanbul’da doğan Filiz Karsan, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Grafik Sanatlar Bölümü’nde okuduktan sonra Paris’de Ecole Nationale Supérieure des Beaux Arts’da ve Académie de la Grande Chaumiere’de desen, Ecole du Louvre’da sanat tarihi öğrenimi görmüştür. Yaşamını 1980 yılından beri Paris’de sürdüren sanatçı, Türkiye, Fransa, Belçika, İngiltere, Kolombiya’da çeşitli şehirlerde kişisel sergiler açmış; birçok karma sergi ve  sanat fuarına katılmıştır. Sanatçının kendisiyle özdeşleşen suluboya eserlerinin yanı sıra tuvallerinin de yer alacağı 38. kişisel sergisinde son dönem çalışmaları 3 - 30 Nisan 2013 tarihleri arasında Hobi Sanat Galerisi'nde. 

28 Mart 2013 Perşembe

Sanat Yazılarım

                                                        Lebriz Sanal Dergi'deki Yazılarım
 

23 Mart 2013 Cumartesi

İki Söz

       
     Hiçlikte Bir Söz

*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.   Creative Commons License
                                     

18 Mart 2013 Pazartesi

Osmanlı Minyatüründe Simurg - 2

II. Bayezid dönemi yazarlarından Uzun Firdevsi’nin ‘Süleymanname’ adlı eseri tüm hayvanların dilinden anlayan peygamber Süleyman ve onun hizmetindeki varlıklarla ilgilidir. Bu yazmadaki minyatürlerden birinde Hz. Süleyman’ın sarayında krallar, ulu kişiler, melekler, hayvanlar, cinler, şeytanlar ile resmedildiği kalabalık sahnenin üst bölümünde belirgin özellikleriyle Simurg da yer alır.

III. Murat’ın kızı Fatma Sultan için Türkçeye çevrilen Paris Ulusal Kitaplıktaki Muhammed Emir Hasan el Suudi’nin gezegenlerden, astronomiden, burçlardan, falcılıktan bahsettiği ‘Metaliü’s-Saade’ yazmasının 68 minyatürü (1582) Nakkaş Osman üslubundadır. 21 x 31 cm boyutlarındaki 286 sayfalık kitabın ilk minyatüründe III. Murat, bir halı üzerinde oturur ve önünde açık duran kitaba şaşkınlıkla bakar. Çok özenli, ince tekniğe sahip, kaliteli diğer resimlerde, burçların etkisindeki insanların durumlarının yanı sıra, her gezegenin mesleklerini yaparken eğlenceli çizilmiş sarıklı figürler, tılsımlar, efsaneler, doğaüstü varlıklar, egzotik hayvanlar vb. konular vardır. Minyatürlerden birinde Hz. Süleyman’ın iki kubbeli sarayının bahçesinde kanatlı melekler, boynuzlu cinler ve çatıda biri tavus kuşu, biri Simurg olan dört kuş gösterilir. Tasvir edilen figürler Hz. Süleyman’ın her türlü yaratık üzerinde sahip olduğu gücü simgeler. Çatının köşesinde duran Simurg’un gökkuşağı renklerindeki kuyruğu aşağıya, meleklerden birinin yüzüne doğru sarkar. Parlak renkli giysiler, görkemli yapı, kuşlar, hayali yaratıklar son derece zariftir. 

14 Mart 2013 Perşembe

1700 Yıl Yaşayan Dev Kuş: SİMURG - 1

Efsanelerde önemli yer bulan ve kutsal sayılan dağlarla birlikte; tepesinde dervişlerin, devlerin, ötesinde mitolojik varlıkların yaşadığı dağlardan da söz edilir. İçenlere ölümsüzlük veren yaşam suyu Ab-ı Hayat’ın da bulunduğu Kaf Dağı onlardan biridir. Kazvini en sıra dışı kuşun Kaf Dağı’nın tepesinde su kenarındaki bilge ağacının dallarında yaşayan, insan gibi konuşan ve her şeyi bilen Simurg olduğunu belirtir. Güneş ve aydan yaratıldığına, kuşların en güzeli olduğuna inanılan Simurg güzellik, bereket, güç gibi kavramların da simgesidir. Uçarken hava kararır, gök gürler. Kaf Dağı’nı geçmek isteyenler (Hz. Hamza vb.) onun üzerinde seyahat eder. Tüm bitkilerin tohumlarının üzerinde biriktiği kutsal bir ağaçta (Tuba) yuvası vardır. 300 yaşında yumurtlayan ve 1700 yıl yaşayan dev kuş uçmaya başladığında şifalı tohumlar da yeryüzüne dağılır. Simurg'un tüyünü veya kemiğini bulup saklayan, başkalarından sürekli saygı görür. Doğu ve Batı sanatında tasvirlerine sıklıkla rastlanır. Başında tepelikle, uzun boynu, göz kamaştıran rengârenk parlak tüyleriyle ve muhteşem kuyruğuyla genellikle havada gösterilir. Farklı kültürlerde farklı isimlerle anılır. Farsça Simurg (otuz kuş), Arapça Anka, Türk mitolojisinde Tuğrul Kuşu veya Zümrüdüanka, Batı dillerinde Phoenix olarak bilinir...

8 Mart 2013 Cuma

Hayalin Derinliklerine Yolculuk

Filibeli Ahmed Hilmi'nin 'A’mâk-ı Hayâl'ini okuyuşum bu blogun açılış tarihine denk geliyor. Hatta kitaptan etkilenmem sonucu blogun başlığını 'hiçlik zirvesi' koymuştum. Sonra 2006 tarihli Agora'da yayınlanan kısa düşüncelerimin başlığı olan Hiçlikte Bir An oldu. A'mâk-ı Hayal hakikate ulaşma, hayatın sonu ile ilgili konuları hikayelerle anlatan felsefi yönü belirgin bir kitap:

"Ey can! Şu ölümlü dünyaya şöyle bir bak! Gafletten kurtul çünkü meydanın boş olmadığını bil! Bir zamanlar dünyaya hükmeden Sultan Süleyman ve İskender Han neredeler? Yüz bin senelik ömrü neşeyle geçirsen bile hepsi kısa bir AN içindir. Dünyanın aldatıcı bu bağ ve bahçesi ne gül ne de bülbüle kalıcıdır. Zaten felek, şimdiye kadar kime istediği gibi yâr olmuş ki!" s: 25 ...


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...