21 Ağustos 2017 Pazartesi

Aforizmalar 3 - Friedrich Nietzsche -1- Dionysos Dithyrambosları

Alman Friedrich Nietzsche'nin (15 Ekim 1844 – 25 Ağustos 1900) Dionysos Dithyrambosları aforizma değil de şiir aslında ama bu kitabı okuduktan sonra etkilenerek pek çok satır yazmıştım. Kitabın Almanca aslıyla basılan Oruç Aruoba çevirisi çok iyi. 1995 yılında okuduğum kitaptaki dizeleri o sıralar 15 yaşında olan kız kardeşim ezberlemişti. Aforizma konusunda açık ara önde olan "Sadece Deli! Sadece Şair!" Nietzsche'nin dizelerinden seçtiklerim:


*Karanlık havayla, çiyin avuntusu akmaktayken yeryüzüne doğru -çünkü yumuşak patikler giyinir avutucu çiy, bütün avuntuyla yumuşamışlar gibi- anımsarsın sen, sıcak gönül, anımsarsın, bir zamanlar nasıl susadığını, kemgözlü akşamüstü güneşinin bakışları sararmış otlu patikalar üzerinde kararmış ağaçların içinden geçip dolaşırken çevrende, güneşin kör edici kor bakışları, acı vermekten haz duyan. s: 11

*Hakikatin yolcusu - sen ha? diye alay ederlerdi- hayır! bir şair sadece! s: 13 

*Bu ha -hakikatin yavuklusu?... Durgun değil, dik donuk soğuk değil, tasvirleşmemiş, heykelleşmemiş, tapınakların önüne dikili değil, bir tanrıya kapı bekçisi değil... s: 15

*Anımsıyor musun hâlâ, anımsıyor musun, sıcak gönül, nasıl susadığını? - sürülmüştüm tüm hakikatten! Sadece deli! Sadece şair! s: 21

*Çöl büyür: vay haline içinde çöl saklayanın... s: 27

*Şaşırtıcı gerçekten! İşte oturuyorum burada, çöle yakın, ama şimdiden ne kadar uzağında çölün, hiçlik içinde bile çorak: işte yuttu bu ufacık vaha beni... düştüm ben de içine, aşağıya, ta dibe -sizin aranıza, siz sevgili dostlar! s: 29

*Burada alçalmak isteyeni nasıl da çabucak yutuyor derinlikler! Ama sen, Zerdüşt, seversin uçurumu gene de, çama mı benziyorsun?-  s: 45

*Kanatları olmalı kişinin, uçurumu seviyorsa... Asılıp kalmamalı senin gibi, ey Asılmış! ...Ah Zerdüşt... Kendi kendinden kaçmış, kendi kendine av olmuş, kendi kendine saplanmış... s: 49  Şimdi tek başına kendinle, iki başını kendini bilmenle, yüzlerce aynayla çevrili kendine sahte, yüzlerce aynayla çevrili, belirsiz, yaralanmaktan bezgin, üşümekten, soğuk, kendi iplerine dolaşmış, kendini bilen! kendini asan!. s: 51

*Ne sarıp sarmalıyorsun kendi kendine, bilgeliğin sicimleriyle? Neyle ayartıyorsun kendi kendini kocamış yılanın cennetine? Neyi kaçırıyorsun kendinden kendi kendine - kendi kendine... Bir hastasın şimdi yılan zehiriyle zehirlenmiş; bir mahkumsun şimdi en zorlu kaderi çekmiş- kendi çukurunda iki büklüm taş kıra kıra, kendi kendine gömülü, kendi kendini gömmüş s: 51  onmaz, katı, bir ceset-, yüzlerce ağırlıkla yüklü, kendi kendisiyle yüklenmiş, bir Bilen! bir Kendini Bilen! bilge Zerdüşt!... s : 53



*En ağır yükü aramıştın; işte, kendini buldun-, şimdi de atamıyorsun kendini sırtından... s: 53

*Şimdi - iki hiçlik arasında bükülmüş, bir soru işareti, yorgun bir bilmece- yırtıcı kuşlara göre bir bilmece... -"çözecekler" seni, bekle bak, can atıyorlar senin "çözümüne", çevrende uçuşmaya başladılar bile, sen ey bilmece, çevrende sen ey asılmış!... Ah Zerdüşt!... Kendini Bilen!... s : 55

*Ne demeğe kaçtı Zerdüşt hayvandan da insandan da? Ne demeğe bıraktı sağlam karaları? Altı yalnızlığı tanımıştı bile-, ama yetmedi ona denizin yalnızlığı, ada bıraktı tırmansın, tepe bıraktı yansın, alev olsun, bir yedinci yalnızlığa attı şimdi oltasını kafasından yukarıya! s: 59

*Ariadne: Kim ısıtır, kim sever beni daha? sıcak eller uzatın bana! yürek mangalları uzatın bana!... Sen peşimdesin ey Düşünce! Adlandırılamaz! Açıklanamaz!... s: 69

*Haha! Ve işkence ediyorsun bana, Delisin ya işte, gururumu kırıyorsun işkencenle? Sevgi ver bana - kim ısıtır ki beni daha? kim sever ki beni daha? sıcak eller uzat bana, bana yalnızların en yalnızına... s: 77

*Dionysos: Aklını başına topla, Ariadne! Küçük kulakların var, benim kulaklarım var sende: bir akıllıca söz sok onların içine!- Kişi kendini sevecekse, kendinden nefret etmesi gerekmez mi önce? Labirentinim ben senin... s: 79

*Bu metelik, bütün dünyanın ödenti diye dağıttığı, Şöhret-, eldiven giyiyorum elime bu meteliği ellerken, tiksintiyle eziyorum onu ayağımın altında. Kim ödenti ister? Satılığa çıkmışlar yalnızca... Satılık olanlar, uzatırlar yağlı ellerini. s: 83

*Sus artık!- Yüce şeyler üzerine -görüyorum yüceleri!- susmalı kişi ya da yücelikle konuşmalı: yücelikle konuş artık, ey kendinden geçmiş bilgeliğim. s: 87

*Varlığın en yüksek takım yıldızı! -hiçbir dileğin erişmemediği, hiçbir hayırın kirletemediği, varlığın sonsuz eveti, sonsuza dek evetinim ben senin: çünkü seviyorum seni, ey sonsuzluk! s: 91

*Şimdi bilgeliğime diyorum, cimrileşme bu kıraçlıkta: sen ol ak kendi kendine, çiy ol düş kendi kendine, yağmur ol yağ kendi sararmış bozkırlarına! s: 93

*Rastlantının perçemlerini okşuyor bugün ellerim, kurnazlığım yeter onu istediğim yere gütmeye, kandırmaya bir çocuk gibi. Bugün konuksever olmak istiyorum istenmeyen konuklara, yumuşak bir döşek sereceğim yazgıya bile - bir kirpi değil Zerdüşt. s: 95

*On yıldan beri-, tek bir damla bile düşmedi mi üzerine? Tek bir nemli esinti, tek bir sevgi çiyi? Ya kim seveydi ki seni, varlıklının varlıklısı? Mutluluğun kuraklık getiriyor çepeçevre, sevgi yoksulluğu getiriyor -rahmetsiz bir toprak. s: 101

*Yoksullaşman gerek ey kafasız Bilge! sevilmek istiyorsan, yalnız çekenler sevilir, yalnız açlara verilir, önce kendini armağan et gitsin ey Zerdüşt!. s: 103

Friedrich Nietzsche, Dionysos Dithyrambosları, Türkçesi: Oruç Aruoba, Kabalcı Yayınevi, İkinci Basım Kasım 1993, İstanbul

Ve bu kitabı okuduktan sonra yazdıklarım: 📓


Nietzsche'nin diğer kitaplarından aforizmalarına sonraki gönderilerde yer vermeye devam edeceğim.

0 comments :

Yorum Gönder



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...