10 Nisan 2015 Cuma

Fransız Realist Ressamları

19. yüzyılın ortalarında Gustave Courbet, Honoré Daumier ve Jean François Millet'nin içinde bulunduğu Realizm çağdaş Batı resminin oluşmasına bir hazırlık gibidir. Gerçekler karşısında hayal dünyası değil doğa bilimi ve teknik kurallar geçerlidir. Doğanın değerini bilerek sevgi duyarlar. Düşsel romantik manzaraların veya tarihsel konuların yerini yaşanılanlar alır. Antik Yunan, Roma veya Hıristiyan konularına, mitolojiye, kahramanlıklara yer veren, ‘sanat sanat içindir’ diyen, belirli kurallar içinde idealist ve mükemmeliyetçi Klasisizm ile geçmişe özlem duyan, duyguları ve coşkuyu önemseyen, simgesel ve melankolik Romantizm sonrası Realizm kolay benimsenmez. Küçük bir sanatçı grubu arasında kalır. Çoğu kişi fotoğraf gibi olduğunu düşünür. Oysa bireyselliklerinin yansıdığı bağımsız tarzlarıyla bu üç gerçekçi sanatçı salonlarda sergilenen resimlerin aksine Paris’in hızla modernleşen kent ve kırsal hayatını gösteren, eleştirel, anlamlı, içten, içerik açısından zengin ve yaşayan sanatın yanındadırlar.
Gustave Courbet, Ressamın Atölyesi,1855
Fransa’nın İsviçre sınırı yakınındaki küçük bir kasabanın zengin bir ailesinden gelen ve hukuk öğrenimini bırakarak resim derslerine devam eden Gustave Courbet’de(1819-1877)sanat günlük yaşamın içinde sosyal gerçekliğin gösterildiği, alışılmadık ve rahatsız edici bir araca dönüşür. Figürlü resimlerindeki ideal vücut ölçülerinde olmayan, doğal davranışlarıyla iri yarı ve basit kişiler tepki toplar. Seyredene hoş duygular vermeyen gerçekçi konuları ve figürleriyle toplumsal eleştiri kavramını resme taşır. Özellikle Klasik ve Romantik anlayışı reddedişinin ve Realizmin simgesi olan; idealize edilmemiş yırtık giysili köylüleri tasvir ettiği ‘Taş Kırıcılar’ ile keder ve yas gibi gerçek deneyimlerin hiç abartmadan canlandırıldığı, sanatçının aile çevresinden kişilerden oluşan kalabalık figürlü ve büyük boyutlu ‘Ornans’da Gömme Töreni’ tepkiyle karşılanır. Courbet ölümün herkesin başına geleceğini vurguladığı ve kuralları yıkan ‘Ornans’da Gömme Töreni’nin Romantizmim mezarı olduğunu da belirtir...


Yaşam görüşünün tamamen değiştiği yüzyılın ortalarında Paris’te bir yandan yoksulluk bir yandan refah gibi karşıtlıklar ve toplumsal sorunlar belirginleşir. 1848 devrimi yüzyılı bölen bir dönüm noktasıdır. Devrimin başarısızlığı burjuvada karamsarlığa neden olur. Sanatçıların ve yazarların bu ruh hali üretimlerine de yansırken iyimser perspektifi elinden bırakmayan Honoré Daumier (1808-1879) Paris halkının yoksulluklarını, güçsüzlüklerini, acılarını; iktidarı destekleyen burjuvayı ve çağın soytarılığını gözlemleyerek toplumsal konulara yönelik bir eleştiri getirir.

Ünlü sanatçı ve arkeolog Alexandre Lenoir eğitiminde 1822 yılında sanat çalışmalarına başlayan Daumier, 1828'de taşbaskı tekniğini öğrenir. Hükümet karşıtı sert içerikli karikatürleri nedeniyle (Gargantua -1831) 23 yaşındayken tutuklanan ve altı ay hapis yatan sanatçı bu olaydan sonra ünlenir. Paris'te haftalık dergilere taşbaskı tekniğinde karikatürler çizer. Güncel olaylar, aşırı polis baskısı ve jürilerin düşmanlıkları karşısında başkaldıran, alaycı ve politik taşlamalarla dolu özgün çalışmalarındaki ışık-gölge karşıtlıkları ifadeyi güçlendirir. İnsanı kahraman olarak gösterirken iğneleyici, hiciv dolu ve coşkun üslubuyla mesaj iletmek ister. Keskin psikolojik gözlem gücüyle hukuk dünyasından figürlere de yer verir.  Yoğun renkleri, abartılı anlatımı ve sosyal hayatı ele alışıyla 20. yüzyıl başlarında görülen Ekspresyonizm'in hazırlayıcısı olur.  Baudelaire onun mutlak bir uygunlukla şaşırtıcı bir anlatım yeteneği olduğunu belirtir. Bir karakteri tek bir çizgiyle bile aktarabilen ressam, heykeltıraş, karikatürist ve gravürcü Daumier çok çalışan bir sanatçıdır: 4000'den fazla taşbaskı, 300 resim, 800 çizim, 1000 gravür ve heykel…


Çiftçi bir ailenin çocuğu olan Barbizon Okulu manzara ustalarından Jean François Millet (1814-1875) doğayı yücelten görünümlerle birlikte kırsal kesim insanını da resmettiği için Realisttir. Louvre Müzesi’nde İtalyan ressamlarını ve Fransız klasiklerini özellikle figürlü veya figürsüz manzaralarıyla ünlü  Nicolas Poussin’i inceler. Fransa’da çalışan insanlar sanatçıların ilgisini çeker. Akademiye ve Romantizm’e karşı çıkan Millet Paris dışındaki alanlarda çalışanların duruşlarını, hareketlerini coşku ve heyecan katmadan olduğu gibi gösterir. Günlük ve çalışma hayatının her anını detaylarıyla verirken görülen gerçeğin aktarılmasını önemser. Resimlerinde Barbizon Okulu'ndan farklı olarak manzara içinde insan figürü ön plandadır. Aynı konuyu pek çok kez ele aldığı desenlerini ve kalın fırça darbeleriyle açıklı koyulu lekelerle ve ışıkla resimlerini oluşturur. 1864 yılından sonra topladığı Japon baskıları onun için esin kaynağı olur...

Jean-François Millet, Başak Toplayan Kadınlar, 1857
Nalan Yılmaz, 19. Yüzyıl Fransız Realist Ressamları, 8 Nisan 2015, Lebriz Sanal Dergi

*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.   2008-2018 Creative Commons License

0 comments :

Yorum Gönder



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...