28 Mart 2014 Cuma

Hırsızların Hilekar Tanrısı Hermes

Yunan Mitolojisi’nde Hermes rüyaların ve ruhların rehberi, tanrıların habercisi, Zeus’un güvenilir elçisi, lirin mucididir. Ayrıca yolların, çobanların, hayvanların, sosyal ilişkilerin, ticaretin, şansın, etkili konuşma becerisinin ve hırsızların da tanrısıdır. Gece ile gündüz, rüya ile gerçek, bilinçle bilinçdışı, bilinenle bilinmeyen, ölümle yaşam, tanrılarla insanlar arasında duran eşikleri ve geçişleri; kısacası varoluşun tümünü kapsadığı için yol ve tarla kenarlarında onu simgeleyen sınır taşları dikilirdi. Herme heykellerinin üst kısmı büst veya yarım gövdeli, alt kısmı ise genellikle kare kaidedir. Sınır taşları tapınak, kütüphane, gymnasium gibi yapıların önlerine; evlerin girişlerine; halka açık alanlara, mezarlara yakın ve şehir sınırlarına da yerleştirilirdi. İşaret taşı olarak da kullanılan bu kutsal heykellere adaklar bırakılırdı.


Atlas’ın kızları Pleiadların* en küçüğü Maia ile Zeus’un oğlu Hermes, Arkadia’da Kyllene dağındaki bir mağarada doğar. Şaşırtıcı biçimde hızla büyüyerek küçük bir çocuk olur ve annesi arkasına dönmeden kundağını çözüp, beşiğinden kalkarak mağaranın dışına çıkar. Çiçeklerle, böceklerle ve kuşlarla konuşur. Suya doğru yürüyen talihsiz bir kaplumbağanın kabuğunu boşaltıp koyun bağırsağından yedi tel gererek, ahenkli ve hoş sesler çıkaran liri icat eder. Mutlu bir şekilde şarkı söyleyip, oynar: “Neşe, sevgi ve tatlı uyku, Hermes’in lirini çalmasından doğan büyüleyici şeylerdir.” Karnı acıkınca Teselya’da sürülerin koruyucusu, ışık, güneş, denge, müzik, uyum ve kehanet tanrısı Apollon’un hayvanlarını otlattığı yerden elli inek çalar. Anlaşılmaması için de gece boyunca hayvanları geriye doğru yürütür ve kendisi de izleri silinsin diye ağaç dallarından ördüğü sandaletlerini giyer. Yaşlı bir adam onu görünce, kimseye söylememesini tembihler ve tehdit eder. Kandırma ve oyun oynama konusunda usta olan Hermes ineklerle Alphenios ırmağına gelir ve onları mağaraya kapatır. İkisini kesip kızartır ve on iki büyük tanrıya sunar. Ete düşkün olmasına rağmen ölçülü ve düşünceli davranarak kendisi için ayırdığı küçük bir parçayı yer. Sandaletlerini ırmağa atar ve mağaradaki odasına anahtar deliğinden sonbahar esintisi gibi süzülerek girer. Tekrar kundağa sarılır ve elindeki liri ile bebek beşiğine uzanır.

İneklerinin çalındığını anlayan Apollon, yaşlı adamdan bunu Hermes’in yaptığını öğrenince mağaraya gelir. Maia’nın yanında küçük hırsızı suçlar ama sinsi Hermes inkâr eder: “Sözlerin saçmadır senin; daha dün doğdum, ayaklarım dayanıksızdır, basacağım toprak da taşlıdır.” İkna olmayan Apollon, onu alıp Zeus’un karşısına çıkarır. Masum gibi görünüp Zeus’a da yalan söylemeye devam eden Hermes, çalınan ineklerle hiç ilgisi olmadığını anlatır: “Baba, şimdi saçma sapan bir öykü dinleyeceksin. Ben açık yürekliyim, yalan dolan da bilmem.” der göz kırparak. Zeus oğlunun sevimli şeytanlıklarına gülse de adaletli davranarak Hermes’in kılavuzluğunda ineklerin hemen bulunmasını emreder. Hayvanların kayaya asılmış postlarını görüp dehşete kapılan Apollon’u yatıştırmak için Hermes ona lirini verir. Apollon ise karşılığında bolluk ve habercilik sembolü olan altın bir çoban değneği armağan eder. Aralarındaki anlaşmazlık da çözüme ulaşır.

Apollon ile olan hikâyesinde Hermes’in kurnaz, dolandırıcı, hırsız ve yalancı kimliğiyle karşılaşırız. Bu olumsuz yönlerinin yanında hikâye anlatıcılığıyla, uçuk, çelişik ve renkli karakteriyle Olimpos’un çok yönlü tanrılarından biridir. İlk zeytin ağacını eken odur. Atletizm, Olimpos tanrılarına kurban vermek ve ateş yakmak da onun buluşudur. Hızla uçuran kanatlı altın sandaletleri;  Hades’in verdiği görünmez yapan kanatlı başlığı; ölümlüleri iyileştiren, yılanlarla çevrili, kanatlı ve sihirli altın değneğiyle seyahat eder. Heykel, kabartma ve resimlerde çoğunlukla yolcu veya çoban kıyafetleri içinde, bazen de çıplak, sakallı ya da atletik vücutlu, kıvırcık saçlı, iyi görünümlü genç bir adam olarak gösterilir. Sembolleri; kaplumbağa, çanta, kese, kuzu, kerykeion’dur.  “Güzelim sandallarını bağladı ayaklarına, o altın kakmalı tanrısal sandallar taşırlardı onu denizin üstünde, ya da sınırsız topraklar üstünde yel gibi hızlı. Aldı eline değneğini, isterse büyülerdi onunla gözünü insanların, isterse uyandırırdı onları derin uykudan. Aldı onu eline güçlü tanrı uçtu gitti…”

Hermes insanlar, kahramanlar ve diğer tanrılarla ilgili efsanelerde de yer alır. Bunlardan birinde Zeus, karısı Hera’nın kıskançlığından korumak için, güzelliğine vurulduğu İo’yu beyaz bir ineğe dönüştürür. Hera başına bekçi olarak yüz gözlü dev Argos’u koyar. Argos, ineği bir ağaca bağlayıp gece gündüz gözler. Zeus’un emriyle Hermes Argos’u Pan’ın flütünü çalarak büyüler. Bütün gözleri kapandıktan sonra da öldürür. Hera’ın başka bir öcünü daha önleyebilmek için bebek Dionysos’u Nysa dağı koruyucuları Nympheler'e ve Silenos'a emanet eder. Bu periler Dionysos’u büyütür ve eğitirler. Kalypso ve Odysseus efsanesinde Zeus’un habercisi görevindedir. Kalypso’dan Odysseus’u bırakmasını ve yurduna göndermesini ister. Yine Odysseus’a dönüş yolunda Kirke’nin büyülerine karşı koruyucu bitki veren ve ölüler ülkesinin tanrısı Hades’in eşi Persophone’ye ilkbaharda yeryüzüne çıkarken ve sonbaharda yeraltına dönerken eşlik eden Hermes’tir.

Adına tapınaklar ve heykeller yapılan, festivaller düzenlenen; insanlara en yakın tanrı Hermes’in adı İlyada’da geçer. Pelosps’a bir kral değneği verir; Ares’i kurtarır; savaşta Akhaların tarafını tutar; Leto ile savaşmaya cesaret edemez ve Zeus’un isteği üzerine Hektor’un cesedini almak için Priamos’u önce Akhilleus’un barakasına sonra da Troya’ya geri götürür. Aiskhylos’un  'Zincire Vurulmuş Prometheus' adlı tragedyasında Zeus’un sorguya çeken polisi kimliğinde görürüz tanrıların kılavuzu Hermes’i. Bilinç ve özgürlük savunucusu Prometheus “Bil ki senin köleliğinle değiştirmem benim başıma gelen belalar belasını.” deyince Hermes karşılık olarak “Demek şu kayanın kölesi olmak daha iyi Zeus babanın sadık habercisi olmaktan.” yanıtını verir.

Zeus tarafından yaratılan ilk kadına konuşma, şeytani bir zekâ ve kandırma yetisini ve ‘bütün tanrılardan armağan’ anlamına gelen Pandora ismini veren de Hermes’tir. Yarı insan yarı keçi olan Pan’ın, yakalanmadan hırsızlık yapma ve yalan yere yemin etme özelliği babasından geçen Autolykos’un ve erkek ile dişi cinsini kendinde birleştiren Hermaphroditos’un çocukları olduğuna inanılır.

Roma mitolojisinde Merkür adını alan tanrı; geceleri gizlice dolaşan ve gözetleyen, anlamlı rastlantıları, değişimleri ve eşzamanlılığı simgeleyen hilekâr ama çekici mitsel bir kişiliktir. Aynı zamanda geleneklerle, düzenle, önyargılarla, idealize edilmiş kalıplaşmış kavramlarla alay eden kozmik şakacıdır. Önceden tahmin edilemeyen, beklenilmeyen şeylerin, gizemli ve mucizevî olayların ustasıdır. Rüyalara geçişin kılavuzu; yol gösterici tanrı yerleşik değildir, sınırları yoktur ve her yerde ortaya çıkabilir. “Geceye özgü olan harika ve gizemli şeyler, en canlı sohbetlerin ortasında araya giren olağanüstü sessizlikte de ortaya çıkabilir… Böyle zamanlarda Hermes’in odaya girdiği söylenirdi.” Eşikleri geçerek insan hayatına tanrısal müjdeyi, iyi ya da kötü şansı getirebilir.  Kafa karıştırıcı ve paradoksal bir varlık olduğundan zıtlıklar ve belirsizlikler arasında bağlantılar kurdurabilir. İletişim sorunlarına neden olabilir. Hilekâr Hermes zevk duyarak birinin amacını çalıp onu eğlenceye dönüştürür. Gizlenmiş gölgeyi, sis ardındakini açığa vurur ve toplumu şaşırtır. Kusursuz görünmeye çalışıldığında hatalar yaptırır. Onun bu oyunuyla suçu başkalarının üzerine atmadan, hoşlanmadığımız yönlerimizi kabul etmek durumunda kalırız.

“Ben de Apollon’la aynı kutsal ayrıcalıkları sahiplenmeyi isteyeceğim. Ama eğer babam bana bunları vermezse, peki öyle ise, ben de hırsızların başı olmayı deneyeceğim; bunu yapabilirim.” “Ezici kaygıların yakasını bırakmadığı bir kimsenin kalbinden nasıl hızlı bir düşünce akıp geçiyorsa, işte, Hermes de öyle, söz ile eylemi aynı anda evirip çeviriyordu kafasında."  Homeros İlahileri

Notlar:

*Gökte yedi yıldıza çevrilen yedi kız kardeş: Alkyone, Merope, Kelaino, Elektra, Sterope, Taygete, Maia.

Kaynaklar:

1- Aiskhylos, Zincire Vurulmuş Prometheus, Çev: Azra Erhat, Sabahattin Eyuboğlu, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2000
2- Allan Combs, Mark Holland, Eşzamanlılık, Bilim, Mit ve Kozmik Şakacı, Çev: Cüneyt Kurdoğlu, Ruh ve Madde Yayınları, 1998, İstanbul
3- Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, 1984, İstanbul
4- Bedrettin Cömert, Mitoloji ve İkonografi, Hacettepe Üniversitesi, Sanat Tarihi, 1980, Ankara
5- Colette Estin,  Héléne Laporte, Yunan ve Roma Mitolojisi, Tübitak, 2002, İstanbul
6- Hesiodos Eseri ve Kaynakları, Çev: Sabahattin Eyüboğlu, Azra Erhat, Türk Tarih Kurumu,  1991, Ankara
7- Homeros, İlyada, Çev: Azra Erhat, A. Kadir, Can Yayınları, 1984
8- Homeros, Odysseia, Çev: Azra Erhat, A. Kadir, Can Yayınları, 1987
9- Secda Saltuk, Arkeoloji Sözlüğü, İnkılâp Kitabevi, İstanbul, 1993

Nalan Yılmaz, Hırsızların Kurnaz Tanrısı ve Kozmik Şakacı Hermes, 10 Mart, 2014, Lebriz Sanal Dergi

*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.  Creative Commons License

0 comments :

Yorum Gönder



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...