5 Şubat 2009 Perşembe

Antik Yunan'da Din

Heredot’a göre çok tanrılı Yunan Dini’nin yaratıcıları Homeros ve Hesiodos’tur. Ancak daha sonraları tanrı soyları ve efsanelerine yeni ekler yapılır ve yeni yorumlarla zenginleştirilir. Bazıları Dor’lar tarafından getirilmiştir. Yunan tanrıları insan hayatına karıştıklarından insanlaşmışlardır ama ölümsüzdürler.

Tanrılar Zeus'un etrafında bulunurlar. Olimpos Dağı mekanlarıdır. Zeus gök tanrısıdır; bulutlara, yağmura ve yıldırımlara egemendir. Zeus’un pek çok eşi olmuştur ama en önemlisi aynı zamanda kız kardeşi olan Hera’dır. Hera evliliğin ve gebeliğin koruyucusudur. Zeus’un aşklarına karışır ve onu rahat bırakmaz. Bilgelik ve savaş tanrıçası Athena Prometheus’un Zeus’un alnını baltayla yarması sonucu bu yarıktan zırhlara bürünmüş şekilde çıkmıştır. Genellikle Pallas Athena diye anılır. Hera Zeus’un alnından Athena’yı çıkarmasına öfkelenmiş ve kimseyle birlikte olmadan ateş ve demircilik tanrısı olan Hephaistos’u doğurmuştur. Hephaistos güzellik ve aşk tanrıçası Aphrodite’nin eşidir. Ama Aphoridite onu Ares’le aldatmıştır. Aşk tanrıçasının başka sevgilileri de olur. Genellikle üç güzeller diye anılan Kharitler, Horalar ve Eros tanrıçanın etrafındadırlar...

Zeus’la Leto’nun birlikteliğinden musıkinin ve biliciliğin tanrısı Apollon ve bakire, avcı tanrıça Artemis olmuştur. Apollon plastik sanatları, ışığı, ölçüyü, dengeyi, aklı simgeler. Artemis okçu tanrıçadır ve insanları oklarıyla öldürür. Olimposlu tanrılardan biri olan Ares Athena gibi savaş tanrısıdır ama aklın yönettiği bir savaşın değil çılgın savaşın ve amaçsız kıyımın. Tanrıların habercisi Hermes’tir. Daha çocukken kurnazlığıyla dikkat çeken tanrı Zeus’un güvenilir elçisi, yolcuların, tüccarların ve hırsızların da koruyucusudur.

Olimpos’un en önemli tanrılarından biri olan Poseidon Zeus’un kardeşi ve denizlerin tanrısıdır. Denizlerden başka toprağında sahibidir. Deniz altındaki sarayında yaşayan Poseidon deniz yaratıklarıyla çevrili olarak dolaşır. Sinirlenince denizi alt üst eder. Toprak, bitki ve bereket tanrısı; üzüm bağlarının ve şarabı koruyucusu Dionysos’tur. Alayında bulunan Silenoslar, Satirler, Bakkhalar onun için dinsel törenler düzenler. Dionysos gibi toprak ve bereketle bir tutulan tabiat tanrıçası Demeter Zeus’la birleşerek ölüler ülkesi tanrıçası Persophone’yi doğurur. Persophone’yi kaçırıp yer altına götüren Hades ölüler ülkesinin tanrısıdır. Hades’in ülkesi Tartaros ve Erebos olmak üzere iki bölümden oluşur.

Pek çok efsaneleri olan bu tanrıların dışında Zeus’un çevresinde daha az önemli olan tanrılar ve tanrıçalar bulunur. Bunlar gök ve atmosfer tanrıları, su tanrıları, orman ve kır tanrıları, toprak ve cehennem tanrıları, insan hayatı ve kaderiyle ilgili tanrılardır.

Yunanlılar dinsel ibadetlerini açık havada veya basit yerlerde yaparlardı. Tanrılara ise gittikçe gelişim gösteren tapınaklar inşa etmişlerdi. İçlerinde tanrı simgesinin korunduğu bu tapınaklarda tanrılara kurban ve sunular adanıyordu. Dinsel tören tapınağın önünde dışarıda yapılıyordu. Sunaklar yapının genellikle doğusunda yer alıyordu. Yoksullar kurban yerine kilden kopyasını sunuyorlardı.

Homeros destanlarında önce bu dünyayı göz önünde bulunduran gerçekçi bir görüş olmasına rağmen ölüler dünyası da bulunur. Hades’in buyruğu altındaki bu dünya soğuk, ışıksız ve güçsüzdür. Ruhlar dünyada kendi iradelerine egemen olmaksızın gölgeler gibi dolaşırlar” (1). Antik Yunan’da dini törenler tapınakların önünde duran sunakta yapılırdı. Rahipler şehirlerdeki toplumlar tarafından seçilmiş devlet memurlarıydı. Her Yunanlı kendi dinini kendi seçiyor ve kendi dünya görüşüne göre kavrıyordu (2).

Dindarlığın artmasıyla tanrıların kahinlik gücüne olan inanç artmaya başladı. Delfoi Apollon’u biliciliğiyle ün salmıştı. Her türlü resmi ve özel işler için bu tanrıya başvurulurdu. “Burada Pytia aracılığıyla Apollon’a soru yöneltilir. Açık olmayan cevapları tanrıya Loksias-dolambaçlı- lakabının takılmasına neden olmuştur. Herkes evinin hemen yanında küçük bir harcama ile danışabileceği bir kehanet evini her zaman bulabilir. Buralarda tütsü ve kandil yakılır, yanına biraz para konur ve soru tanrının kulağına söylenir. Buradan ayrılırken de kulağına tıkar. Daha sonra duyacağı ilk ses cevaptır” (3).

Apollonun esinlediği öngörme yetisiyle insanlar kadın veya erkek yani bilici, falcı ve kahin olurlar” (4).İnsanın yaratılması efsaneye göre Titan soyundan Prometheus tarafından olmuştur. Prometheus suya ya da gözyaşlarına kil karıştırarak ölümlü bir varlığa ilk biçimini verir. Sonra çamurdan yapılmış bu bedene yaşam soluğu üfler. Başka bir efsanede ise Prometheus insana biçim verir ama hayatı ve ruhu Athena verir” (5).
 
Arkaik dönemde Yunanistan’da ölülerin başka bir dünyada ömürlerini sürdürdüğü inancı vardı. Bu nedenle ölüler için özenle mezarlar yapmışlardır. Bu inancın kuvvetlenmesiyle halk Olimpos tanrılarını daha az önemser olmuş ve daha güçlü bir din aramıştır. “Bunlardan biri olan Dionysos dini insanları dünyaya nüfuz eden ve hayat veren bu tanrıya yaklaştırmak amacındaydı. Dionysos’un müritleri geceleri yüksek yerlerde ellerinde meşaleler olduğu halde flüt ve davullarla gürültülü törenler yaparlar, bol bol şarap içerler, dans ederler, kutsal hayvanları parçalarlar ve bunların kanını şaraplarına karıştırarak içerler ve etlerini çiğ olarak yerler böylece tanrısal özü vücutlarına soktuklarına inanırlardı” (6). 

Orfeus dininde ise insan ruhunun tanrı parçası olduğu için ölümsüz olduğunu, mezar gibi tıkalı olduğu zaman insan vücudunda azap çektiğini, ölümle de ruhun vücuttan kurtulmadığı görüşü vardı. Bu dine girenler temiz yaşayabilmek için oruç tutmak, çile çekmek ve toprakla temizlenmek zorundadır. Dinin gerektirdiklerini yerine getirenlerin ruhları vücutlarından kurtulur. Kendi içine dönme, bedenden sıyrılabilme önerilir. Anadolu, Trakya ve Yunanistan dinlerinin karşımı olan Orfeus dini M.Ö. 7. yüzyıldan sonra yayıldı ve 6., 5. yüzyıllarda rol oynamaya devam etti. Helenistik Dönemde kurulan pek çok yeni Yunan şehrinde tapınaklar yapıldı. Ancak Olimpos tanrılarına güven azaldı. Orfeus diniyle birleşen Demeter kültü Yunan dünyasına yayıldı. “Bunun yanı sıra Doğu ülkelerin inançları ve mistik törenleri yunan dünyası üzerinde etkisini artırdı. Eski Mısır’da Osiris’in ölümü dirilişi, İsis’in Tanrı’yı araması, Mezopotamya’da Temmuz’un Marduk’un ölümleri sonra dirilişleri, Fenike’de Adonis bayramları, Anadolu’da Telepinu’nun maceralarıyla ilgili temsiller dini tiyatro gibi düzenleniyordu. Bu etkilerle Yunanistan’da da Dionysos ve Seres için dini törenler yapıldı. Bu törenler doğu kökenli mistisizmin yayılmasına sebep oldukları gibi ölümden sonra tekrar yaşamayı vaad eden İsis-Osiris inancı M.Ö 4. yüzyıldan itibaren benimsenerek mistik akımı kuvvetlendirdi (7). Mısır yer altı tanrısı ‘Osiris Apis’ -Yunancada Serapis- için tapınaklar yapıldı. Yunan dini Hellenizmden sonra Roma’yı da etkilemiştir. Romalılar on iki baştanrıyı benimsemişlerdi.

Kaynaklar

(1) Mansel, A.M., Ege ve Yunan Tarihi, T.T.K. Yayını, Ankara, 1988, s: 139
(2) Mansel, a.g.e., s: 142
(3) Estin, C., Caporte, H., Yunan ve Roma Mitolojisi, çev: M. Eran, Tübitak Y., 2003, s: 69
(4) Erhat, Azra, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1984, s: 54
(5) Cömert, B., Mitoloji ve İkonografi, H. Ü. Yayını, Ankara, 1980, s: 7
(6) Mansel, a.g.e., s: 220
(7) Mutlu, Belkıs, Batı Sanatında Biçimlenme ve Doğu Akdeniz, İ.D.G.S. Akademisi Yayını, s: 65
 

NALAN YILMAZ - 19 Mart 2005, Cumartesi, Hürriyet, Agora

*****Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.  Creative Commons License

0 comments :

Yorum Gönder



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...