10 Ekim 2012 Çarşamba

Kuş, kuş, kuş...


Bonadea, Adya, Ashyl, Chavin, Lucky Beads, Nayad Bal, Zerger, Dilek Abay, Besign Jewellery vb.  tasarımlarında kuş

17 Eylül 2012 Pazartesi

Albatros

Tayfalar çoğu zaman tutar eğlenmek için
Albatrosları, bu iri deniz kuşlarını,
O acı girdaplarında kayıp giden geminin
Ardındaki tasasız yol arkadaşlarını.

Döşemeler üstüne bırakıldıklarında,
Bu acemi, utangaç mavilik kralları,
Çekilen kürek gibi hep yanı başlarında
Yorgun düşer kocaman ve beyaz kanatları.

Nasıl da sakar ve güçsüz bu kanatlı yolcu!
Eskiden ne güzeldi, gülünç ve çirkin oysa!
Biri taklit ederken topallayarak onu,
Pipoyla gagasını dürter bir başka tayfa!

Şair de benzer elbet bulutlar prensine
Fırtına ile yoldaş, ok atana alaycı;
Yuhalanarak sürgün edilmiş yeryüzüne,
Yürümesini önler onun dev kanatları.

Charles Baudelaire (Çeviren: Ahmet Necdet)


12 Eylül 2012 Çarşamba

Üsküdar'ın Şirin Semti: Sultantepe

"Selim siz bu Sultantepe için bir şeyler yazmalısınız. Bundan güzel yer olamaz... Sultantepe'de peyzaj bütün ilham ve keşifti... İstanbul'dan nasıl ayrılabilirim... Elimden gelse hep orada otururum." Aydaki Kadın - Ahmet Hamdi Tanpınar

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Resim Sanatına Yakınlığı

Ahmet Hamdi Tanpınar Cumhuriyet Dönemi’nin şairi, roman ve hikâye yazarı, edebiyat tarihçisi, eleştirmen olmasının yanı sıra, sanatın pek çok dalına ilgi duyup yazılar yazmış çok yönlü ve entelektüel bir ismidir. Edebiyat Fakültesini bitirmiş, Yahya Kemal ve Ahmet Haşim’in öğrencisi olmuş, Avrupa’daki müzeleri ve galerileri gezmiş yazar kitaplarında özellikle resim, müzik ve mimari hakkındaki düşüncelerine sıklıkla yer verir. ‘Mahur Beste’, ‘Huzur’, ‘Aydaki Kadın’ gibi romanlarında detaylı anlatımlarla resimle ilgili konulardan, sanatçılardan söz eder. Ressam veya resim sanatına düşkün karakterlerle birlikte günlük hayatı, İstanbul’un manzaralarını, bir kadının elbisesini veya saçını tarif ederken ünlü sanatçıların tablolarına gönderme yapar. Doğanın veya kadının muhteşem görünümlerini anlattığı etkileyici ve uzun cümleleriyle okuru metne çekerken zihinde görsel bir imge oluşturur. Romanı, şiiri, musikiyi, resmi, felsefeyi, tarihi birbirleriyle bağlantılı biçimde kurgular, böylece biçim ve içerik de çok katmanlı olur, çağrışımlarla zenginleşir. Okuyucu bu ilişkileri kavrayabildiği sürece romanın içine girer.

Hayata sanatın penceresinden bakan yazarın İstanbul hayranlığının belirgin biçimde hissedildiği ‘Huzur’un melankolik karakteri Mümtaz âşık olduğu kadını ve aşkını sanatsal bir duyarlılıkla düşünür. Sevgilisi Nuran’la Boğazı, İstanbul’un eski ve yeni yerleşimlerini gezdiklerinde musiki, resim, heykel, mimari, şiir, felsefe, huzur ve aşkla bütünleşerek estetik bir haz duyar.

26 Temmuz 2012 Perşembe

Masallar ve Kağıttan Heykeller

Kitap resimleme uygulamalarına ilk olarak Çin’de ve Orta Asya’da rastlanır. Daha sonra Mısır Ölüler Kitabı, Bizans Elyazmaları, İran ve Osmanlı minyatürleri, Avrupa’nın taşbaskıları, 19. yüzyıl gravürleri yanı sıra 20. yüzyılda sanatçıların resimlediği bilinir. Kağıt kesme ve katlama sanatı da (origami) yine Çin’de 6. yüzyılda ortaya çıkar ve 10. yüzyıla kadar önemli bir el sanatı tarzı olur. Şablonlar, desenler ve tebrik kartı için kullanılan bu teknik 15. yüzyılda Almanya ve İsviçre’de yaygınlık kazanır. Avrupa’da burjuvanın bir eğlencesiyken, bugün halk sanatı olarak kabul edilir. Kağıt kesme (Kirigami) teknikleri sanatçılara göre çeşitlilik gösterir. Gelişen teknolojiyle metinlere ve bilgilere ulaşım gittikçe kolaylaşırken çağdaş sanatçılar kitapları geleneksel algının dışına çıkarır. Yüzyıllardır dünyayı inceleyip yorumlayan fikirleri kelimelerle sunan kitapların fonksiyonları, yapıları ve biçimleri arasındaki etkileşimleri keşfederler. Kitap böylece sanatçılar için hala önemli bir tutku nesnesi olmaya ve güncel sanat içinde yer almaya devam eder.

15 Haziran 2012 Cuma

Sembolist Manzara


Doğa’nın Düşleri, Van Gogh’dan Kandinsky’e adlı 1880 – 1910 arası Sembolist manzara örneklerini içeren sergi Amsterdam Van Gogh Müzesi, İskoçya Ulusal Galeri ve Helsinki Ateneum Müzesi işbirliğiyle ilk kez düzenleniyor. 17 Haziran’a kadar Van Gogh Müzesi’nde gezilebiliyor. 14 Temmuz – 14 Ekim tarihlerinde İskoçya’ya, 16 Ekim’den sonra da Helsinki’ye gidecek olan seçki; doğanın ruhunu, şiirsel ve düşündüren yanını pek çok sanatçının bakış açısıyla geniş bir yelpazede sunuyor. Ziyaretçiler 19. yüzyıl sonu 20 yüzyıl başı önemli avangart isimlerin yanı sıra daha az bilinen sanatçıların resimlerini sembolist müzik eşliğinde görme fırsatı buluyor...

19. yüzyılın sonlarında sanayileşen ve makineleşen Avrupa’ya tepki olarak doğan sembolizm felsefe, şiir ve müzik ile yakından ilgilidir. Entelektüel bir yaklaşımla, endişe ve karamsarlık duygularıyla ruhsallığa, efsanelere, öteki dünyaya ve mitolojiye yönelim olur. Sembolist sanatçılar görülebilen gerçek yerine hayallerden ve sezgilerden yola çıkar. Ölüm, rüyalar, sonsuzluk, kozmos, güneşin canlılığı, alacakaranlık, bilim ve modern çağ hakkında düşünceleri ve duyguları anlatabilmek için manzarayı kullanılırlar. Odilon Redon içe yönelişin büyüsüne kapılarak düşlerden alınan fantastik konuları, simgeci bir anlayışla verir. Canlı renklerle doğa görünümleri resmeder. Görsel imge gözün seçemediklerini, söylenemeyenleri ifadelendirir. Sembolist şair Charles Baudelaire için “Yeteneklerin kraliçesi imgelemdir. Bütün evren imgelem gücünün yer ve değer vereceği imgeler ve simgeler dağarcığından başka bir şey değildir. Gözle görülen nesneler ideal ve daha farklı bir gerçeğin tasarımıdır.” “Bir tapınaktır doğa, canlı sütunlarından / Anlaşılmaz sesler duyulur zaman zaman / Simge ormanları içinden geçer insan / Ve onu izler ormanın bakışları.”

3 Haziran 2012 Pazar

Baharın Son Günleri


Baharın son günlerinde bir yürüyüş sırasında gördüğüm güzellikler. Ne yazık ki her zamanki gibi bahar kısa sürdü. Daha doğrusu yağmur, rüzgar, sıcak, soğuk gibi değişen hava koşullarıyla doyasıya tadına varılamadı. Haziran ile birlikte birden sıcaklar bastırdı. Hava 18 - 25 derece arasında kalsa keşke :) ama 30 derece üzeri bunaltıcı ve nem oranı yüksek günler başlıyor.


***** Bu sayfalardaki yazıların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.   Creative Commons License

25 Mayıs 2012 Cuma

Nkuku


Cam ve porseleni tercih etsem de Nkuku'nun paslanmaz çelik bardak ve kaseleri tasarımlarıyla göz dolduruyor.

19 Mayıs 2012 Cumartesi

Güzel Sanatlar ve Atatürk

Muhafazakar sanat olmaz. Muhafazakarlıkla sanat yan yana duramaz. 19 Mayıs'ta doğmuş ileri görüşlü ve öncü bir liderin sanat ile ilgili sözlerini okuyun. Ne mutlu bize ki tarihimizde böyle büyük bir isme sahibiz:
 
*Hepiniz milletvekili olabilirsiniz. Bakan olabilirsiniz. Hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatçı olamazsınız.“
 
*Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.
 
*Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
 
*Yüksek bir insan topluluğu olan Türk Milleti’nin tarihi bir özelliği de, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir.
 
*Sanatkar, toplumda uzun çaba ve çalışmalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır.
 
*Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa, tam bir hayata sahip olamaz.
 
*Bir milletin sanat yeteneği güzel sanatlara verdiği değerle ölçülür.
 
*Güzel sanatların hepsinde, ulus gençliğinin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi bilirim. Bu yapılmaktadır. Ancak bunda en çabuk, en önde götürülmesi gerekli olan Türk musikisidir. Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir.
 
*Güzel sanatlara da alakanızı yeniden canlandırmak isterim. Ankara’da bir Konservatuvar ve Temsil Akademisi kurulmakta olmasını zikretmek, benim için bir hazdır. Güzel Sanatların her şubesi için Kamutay’ın göstereceği alaka ve emek, milletin insani ve medeni hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için çok etkilidir.
 
*Milletimizin güzel sanatlar sevgisini her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür.
 
*Güzel sanatlarda muvaffak olmak, bütün inkilaplarda başarıya ulaşmak demektir. Güzel sanatlarda muvaffak olamayan milletler ne yazık ki, medeniyet alanında yüksek insanlık sıfatıyla yer almaktan ilelebet mahrum kalacaklardır.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK 

 İlgili yazılar: 

Nalan Yılmaz, Sanat Üzerine Düşünceler, 2 Haziran 2003, Hürriyet, Agora
Nalan Yılmaz, Sanat ve Sanatçı, 14 Aralık 2010, Lebriz Sanal Dergi 

Sınırları Kaldırandır Sanat 
Resim Üzerine Düşünceler 
Sanat Eseri İnsan Hayatı
Sanatçı Kimdir? 
 

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Sanat Tarihi ve Eleştiri

20’li yaşlarının sonundaki ve 30’lu yaşlarının başındaki sanat yazarlarının ve eleştirmenlerin güncel sanata yönelip bu alandaki etkinliklerin izini sürmeleri olumlu bir gelişme. Geçmiş yıllarda çağdaş sanat hakkında yazan eleştirmen vardı ama sayısı azdı. Bu boşluğu doldurabilecek donanımlı genç isimlerin ve fikirlerinin çoğalması sanat tarihi adına sevindirici elbette. Henüz bir temele oturmayan ve üzerinde çok fazla değerlendirme yapılmamış güncel çalışmalarla ilgili belli bir görüşe sahip olabilmek için ise sanat tarihini özümsemiş olmak, klasiği, moderni, avangardı ve bilinenleri değişik açılardan yorumlamak, öğrenilenlerle gelişen beyinle ortaya çıkmamış yönleri üzerinde düşünmek, tartışmak da hiç kuşkusuz önem taşıyor. Aynı zamanda felsefe, psikoloji, estetik, tarih, sosyoloji vb. diğer disiplinlere de yakın durmak ve bilgi birikimi, kuramsal yaklaşım, bütün içinde ele alabilmek de gerekiyor.

Daha önceki bir yazımda da belirttiğim gibi içinde bulunulan dönemde sanat ve yapıt her zaman nesnel ele alınamayabilinir. Duygusal uyarılmanın veya günün getirdiği diğer etkenlerin etkisinde kalınabilir. Üzerinden zaman geçtikten, o anın içinden çıkıldıktan sonra geriye bakıp farklı tanımlamalara gidilebilir. Defalarca konuşulmuş, yazılıp çizilmiş olsa da gerçek bir sanat yapıtı için söylenecekler bitmez. Kişisel tercihim 20. yüzyılın ortalarına kadarki sanat tarihi ile ilgili konuları, yapıtları, sanatçıları araştırmak; bu konuda anlaşılabilir, nitelikli yazılar yazmak ve bu tür beklentileri olan okuyucularla paylaşmak. Biliyorum ki günümüzde kimsenin hiçbir şeye vakti yok. Sıkıcı bulduğu konulara dikkatini vermez. İnsanın dikkati on dakika sonra dağılıyorsa o süre içinde alabileceği bilgiler aklında kalabilir. Öğrenmek tekrarlarla edinilen ve sonrasında hatırlanabilen bir şeydir. Bilgiyi herkes aynı biçimde alıp özümseyemez. Söylemek istediğim bir sanat yazarı olarak sanat tarihiyle ilgili konuların sıkıcı ve anlaşılmaz olmasının önüne geçebilmek için kısa ama öz olarak bilgiyi yazılı bir biçimde aktarmaya çalıştığım.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...