26 Nisan 2016 Salı

Heinz Mack: Işık, Renk, Hareket ve Ritim

Sanatım, dünyanın tüm çirkinlikleri giyinmiş perişanlığına, mutlak güzellik ile karşı duruş niteliğindedir.” sözlerinin sahibi Alman sanatçı Heinz Mack’ın Sakıp Sabancı Müzesi’nde 18 Şubat’ta açılan sergisi 17 Temmuz’a kadar ziyaret edilebilecek. Müzede 2 Eylül’den 10 Ocak’a kadar süren bir önceki sergide ‘ZERO. Geleceğe Geri Sayım’da uluslararası sanat ağı  ZERO’nun üç kurucu üyesinden biri olan Heinz Mack’ın da eserleri yer alıyordu.  O sergide de görülen terastaki anıtsal çalışma ‘Dokuz Sütun Üzerindeki Gökyüzü’ ile birlikte, ‘MACK. Sadece Işık ve Renk’ adlı kapsamlı sergi, öncü sanatçının 1950’lerden 2015 yılına kadarki 100’den fazla eseriyle 60 yıllık sanat kariyerini takip etme fırsatını sunuyor. Sergiye konferanslar, eğitim programları, atölye çalışmaları gibi etkinlikler ve bir katalog eşlik ediyor.

Müzenin üç kattaki sergi salonlarında Resim, Heykel, Sahra Projesi, Mürekkep Çizimleri, Çöl Rölyefleri, Kinetik ana başlıklarıyla sanatçının rotorları, ışıklı objeleri, duvar ve yer rölyefleri, heykelleri, kâğıt üzerine Hint mürekkebi, pastel, füzen ile çizimleri, grafikleri, “Kromatik Takımyıldızlar” adlı çok renkli tuval resimleri ve açık alanlar için tasarladığı yerleştirmeleri görülüyor. 1960 sonrası doğanın sanatsal mekânlara dönüştüğü Arazi Sanatı’nın örneği çöl yerleştirmelerinden ikisi müzenin galerilerindeki zeminlere uygulanmış. Çöl kumuyla oluşturulan bu yerleştirmeler ışığı ön planda tutarken doğal ve yapayın birlikteliğini de ortaya koyar. Farklı tekniklerde ve malzemelerle çalışmayı tercih eden Mack, o malzemenin içyapısını çözmeyi ve maddenin görünümünü tamamıyla değiştirip ruh katmayı hedefler. Çocukluğu ormanlarla çevrili kırsal alanda geçen sanatçı doğadan dönüştürülen endüstriyel formlarla ilgilenir. Teknolojinin doğayı ve insanlığı yok edici yanı olmakla birlikte onun içindeki yapıcı ruhu ve enerjiyi açığa çıkarmayı önemser.


Anıtsal heykellerinin ışığı görünür yaparken doğadaki gibi yansımalarını göstermek görevi de bulunur. Işık stellerinde, ışık rotorlarında, ışık kabartmalarında, ışık küplerinde, hafif kinetik veya statik soyut heykellerinde hep bu ışığı taşıyıcı görev ve ışığın biçimsel ilkelerinde felsefi özü arayış göze çarpar. Sanatçı mermer, kireçtaşı, kuvarsit, granit, alçı, altın yaldız, seramik, ahşap, çelik gibi alışılmış malzemeler kullanmakla beraber; hareketli objelerinde cam, kontrplak, mukavva, strafor, pleksiglas, elektrikli aksesuarlar, motor, ayna, mercek, plastik, alüminyum vb. malzemeleri de farklı yöntemlerle bir araya getirir. 


Teknolojinin estetik bir öğeye dönüştüğü, ışık ve gölgenin şiirsel olabildiği kinetik heykellerde yansıtıcı yüzeylerle ve elektrikli düzenlemelerle izleyicinin bakışı ve parlak ışıkla etkileşimi önem kazanır. Rotorlarında tekrarlanan hareket titreşim -Mack’a göre “huzursuzluğun huzuru”- yayar. Sanatsal amaç ışığın, yapının, hareketin ve dönüşümün ideal birleşimle görselleştirilmesidir. Böylece durağanın içindeki gizli enerji de açığa çıkar.

Sanat eğitimi yanında felsefe eğitimi de alan sanatçı gelenekselci Doğu kültürleri, soyut ve büyüleyici bulduğu İslam sanatları; ona karşıt somut, dışavurumcu Batı sanatı ve aralarındaki etkileşimler üzerine düşünür. Ayrıca ‘Doğu sanatının, bütün dünyada Batı sanatı kadar ne zaman tanınacağını’ da merak eder. Geometrik formlu ve renkli çalışmalarında, bazı heykellerinde ve rölyeflerinde yinelemelerle elde edilen süslemeye yönelik İslam sanatı etkilerinin yansımaları görülür. Üç boyut izlenimi veren rölyeflerdeki keskin formların tekrarında belirli bir düzensizlik de gözlenir...


Avrupa’da Arazi Sanatı’nın öncülerinden olan, doğadaki renk ve formların izini süren Mack, 1958’de ‘Sahra Projesi’ üzerinde çalışmaya başlar. 1960’larda Fas, Tunus ve Cezayir’deki sanat projelerinde belli bir uzaklıktan serap gibi görünen ışığın güzelliğin yeni bir tanımını da beraberinde getirmesine odaklanır. Kum tepelerinin sonsuz gibi algılandığı çölde anıtsal ışık stelleriyle, küplerle, aynalarla, parlak yüzeyli disklerle, minimalist ve soyut yapay bahçeler kurarak deneysel bir uygulama meydana getirir. Göz kamaştıran güneşin çöl kumları üzerindeki yansımalarını çarpıcı biçimde yeniden yorumlar. Alüminyum folyoyla çölde dolaşması performansa dönüşür. Bu çalışmaları aracılığıyla sanat ve özgürlük doğayla bütünleşir. 1967’de sanat filmi haline getirdiği Sahra Projesi televizyonda yayınlanır. 1976’da Grönland’da yüzen pleksiglas cisimler, ışık çiçekleri, prizmatik piramitler, buz kristalleri, ateş salı ve plastik çarpı gibi ütopik ve cesur projeleri gerçekleştirir. Yansıyan yüzeyler kullanarak çöl ve kutup güneşinin etkisini en üst düzeye çıkarır.



Erken dönem akrilik tabloları dinamik ve statik unsurların gerilimi aracılığıyla siyah ve beyaz renklere titreşim getirir. Ritmik ışık-gölge sayesinde karşıtlık oluşur. “Renk Titreşiminin birincil koşulu, kromatik modülasyon süresince bazı öğelerin istikrarlı kalmasıdır; böylece renge özgürlük kazandırılır.” Akdeniz’in yoğun ve berrak ışığından ve canlı renklerinden ve müziksel ritim duygusundan esinlenmeyle 1991 sonrası ‘Kromatik Takımyıldızlar’ serisinde tuvale ve saf renklere döner. Işık ve rengin bütünleştiği kromatik resimlerde form ritmik sınırlama için gereklidir. “Form olmadan ışık yalnızca parlaklıktır, aynen ışığın eşlik etmediği bir rengin renk olmadığı gibi.” Sistematik düzenlemeyle rengin sıcaklık dereceleri, parlaklık geçişleri, ritim, dinamik etkileşim, titreşim ve uyum bu resimlerin belirleyici özelliklerindendir.

85. yaşını ve çok yönlü sanat hayatının 60. yılını Singapur, Berlin ve İstanbul’da düzenlenen sergilerle kutlayan Heinz Mack’ın çalışmaları bugüne kadar 300’den fazla kişisel sergide gösterilmiştir ve 136 kamu koleksiyonunda yer almıştır. Ayrıca kamusal alanlarda anıtsal heykelleri, büyük boyutlu mozaikleri, duvar resimleri, metal kabartmaları, kinetik çalışmaları ve sahne tasarımları da vardır. Açık alanlardaki geniş kompozisyonlarında genellikle ışık ve su öğeleriyle çalışır.

Evrensel uyumu arayan, değişimden kaçınmayan ve yenilikler peşindeki Mack’ın sergi kataloğu için Beral Madra’yla yaptığı söyleşideki sözleri güzel ülkemiz açısından umut verici: “Türkiye büyüleyici bir ülke. Kültürü ve tarihi çok zengin. Ayrıca bölgesel çıkarları aşan, gelecekte global önem kazanacak olan bir hayatiyete sahip. İstanbul daha şimdiden dünyaya açık bir kent. Her şey devinim halinde. Dünyanın her yerinde olduğu gibi, burada da mutlu, barış içinde yaşamak isteyen insanlar çatışmalardan huzursuz oluyor. Ama hiç kimse bu ülkedeki yaşam enerjisini bozamayacak.”

Nalan Yılmaz, Heinz Mack'ın Sanatında Işık ve Renk, 25 Nisan 2016,  Lebriz Sanal Dergi

*****Bu sayfadaki yazının ve fotoğrafların tüm hakları yazara aittir. Sadece kaynak gösterilerek, yazar adı ve orijinal sayfanın aktif linki belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Nalan Yılmaz adıyla tüm yazılar 'Creative Commons Attribution Noncommercial-No Derivative Works 3.0 Unported License' altında tescillidir.   Creative Commons License

0 comments :

Yorum Gönder



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...